Kengo Kuma’dan El İşçiliğiyle Şekillenen UCCA Clay Müzesi

3.457 metrekarelik bu yapı, bölgenin "seramik başkenti" olarak bilinen tarihsel önemini vurgulamak amacıyla bir kültür bölgesine dönüştürülen geniş çaplı bir kentsel yenileme projesinin parçası. Geleneksel seramik üretimi yerini endüstriyel üretime bırakmış olsa da, Kengo Kuma and Associates, tasarımıyla bölgenin el işçiliğine dayalı köklü geçmişini yeniden canlandırmayı hedefledi.

Stüdyonun ortağı Yutaka Terasaki, Dezeen’e verdiği röportajda şu ifadeleri kullandı: “Yixing’in zengin çömlekçilik kültürünü yeniden keşfetmek ve ziyaretçilerin bu mirasla etkileşim kurmasını sağlamak istedik. Endüstriyel seri üretim yerine, el işçiliğinin izlerini taşıyan, sıcaklık hissi veren malzemelere ve detaylara odaklandık.”

Müzenin belirgin çatısı, bölgedeki Shushan Dağı’na selam niteliğindeki zirve formuyla dikkat çekiyor. Stüdyo bu tasarımı, “sanal kürelerle oyulmuş ters bir kabuk yapı” olarak tanımlıyor.

Çatı, ahşap kirişlerin bir kafes şeklinde düzenlenmesiyle inşa edilmiş.

Yapının dış cephesinde ise bu ahşap yapı, koyu ve açık kahverengi tonlarında sırlanmış 3.600 el yapımı seramik karo ile kaplanmış.

Seramiklerin renkleri, pişirme sürecinde oluşan ton değişimlerini çağrıştırıyor. Yerel çocukların, karoların bir kısmına kendi tasarımlarını kazımaları sağlanarak, yeni nesillerin Yixing’in zanaat geçmişiyle bağ kurması amaçlanmış.

Yutaka Terasaki, bu süreç hakkında şunları söyledi: “Başlangıçtan itibaren, endüstriyel olarak üretilmiş değil, el yapımı sıcaklığı hissettiren seramik paneller istedik. Yerel bir kişi sayesinde, taleplerimizi kabul eden bir zanaatkârla tanıştık.

Bu seramik cephe, her bir katılımcının ‘Bunu ben yaptım’ diyebileceği bir hale geldi. Bölgesel bir şehirde yer alan bir sanat müzesi için bu önemliydi.”

Dalgalanan Form ve Fonksiyonel Mekânlar

Müzenin dalgalı dış formu, zemin katta yer alan plaza ile birleşerek ziyaretçileri iç mekâna davet ediyor. Burada, kemerli cam açıklıklar müzenin lobisi, sergi salonu, çok amaçlı etkinlik alanı ve bir kafeye açılıyor.

Bu mekânlar arasında yer alan büyük kemerli geçitler, bambu kamışlarıyla kaplanarak ziyaretçilere hem kanal manzarası hem de çevredeki endüstriyel yapılarla görsel bir bağ sunuyor.

Yapının üst katlarında, kafe ve sergi alanları büyük çatı yapısıyla birleşiyor. Ahşap kafesin iç mekânda açıkta bırakılmasıyla ritmik bir estetik oluşturulmuş.

Terasaki, bu tasarımı “Çatının ritmik formu ve ahşap kirişlerle etkileşimi, müzenin gerçek ayak izinden daha büyük bir mekânsal deneyim sunuyor” diyerek tanımlıyor.

Zeminle birleşen formlar, kemerli giriş ve pencerelerle harmanlanıyor. Bu alanlarda ayrıca, cephenin yapımı sırasında arta kalan seramik karolarla kaplanmış sığ, yuvarlak su havuzları yer alıyor.

1990 yılında Japon mimar Kengo Kuma tarafından kurulan stüdyo, UCCA Clay Müzesi’nin yanı sıra Paris’teki Saint-Denis Pleyel İstasyonu ve Lizbon’daki bir sanat merkezi için gerçekleştirdiği geniş kapsamlı projelerle de adından söz ettiriyor.

4
2 yanıt
form follow money
 · Kendi Ç.A.P.'nde bir mimar 👀