2016’da vefat etmeden önce Hadid’in tasarladığı son projelerden biri olan yapı, “epik bir kentsel gelişim sürecinin” simgesi olarak 2010’da Kral VI. Muhammed tarafından başlatılan bir dönüşümün parçası.
Rabat ve Salé şehirlerinin arasında, Bou Regreg Nehri kıyısında, 110 hektarlık karma kullanımlı bir bölgede, kültürel, ticari ve konut fonksiyonlarını bir araya getirecek şekilde konumlanan tiyatro, ne yazık ki üç yıl geçmesine rağmen hâlâ kapılarını açmamış durumda.
Hadid’in bu son eseri, çevredeki nehrin kıvrımlarından ve Arap kaligrafisinin akıcılığından esinlenerek aerodinamik formlarla tasarlanmış. Çelikten bir dalga gibi göz alıcı bir biçimde yükselen tiyatro, Rabat’ın çekiciliğini artırmak adına planlanan geniş bir pazarlama stratejisinin bir parçası olarak düşünülmüş ve tıpkı Frank Gehry’nin Bilbao’daki Guggenheim Müzesi gibi şehri temsil eden bir ikona dönüşmesi beklenmişti.
Yaklaşık 27,000 metrekarelik bir alanda yer alan Grand Théâtre, 1,800 koltuk kapasiteli bir iç mekan tiyatrosu, 7,000 kişilik bir açık hava amfitiyatrosu, deneysel performans alanları ve atölyeler içeriyor. 2014 yılında inşaatına başlanan proje, tasarımcının vefatı, ekip değişiklikleri, projedeki revizyonlar ve artan maliyetler gibi zorluklarla karşılaşarak 2021 yılında tamamlanmış olmasına rağmen, hâlâ açılmadı.
Projenin açılışıyla ilgili bir dizi tarih açıklanıp ertelenirken, bu muazzam kompleks kent dönüşümünün adeta sessiz bir tanığı gibi kalıyor. Farklı açılardan oluşan sessizlik –politik, ekonomik ya da stratejik– ve konuyla ilgili belirsizlik devam ediyor. Bu belirsizlik bir nebze dindirilmeye çalışılsa da, binanın görüntüsünün yeni 20 Dirhem banknotunda kullanılması da kamuoyuna beklediği net yanıtları sunmaya yetmiyor.