Mimarlık ve sinemanın kesiştiği nadir anlardan biri, 2025 Oscar Ödülleri'nde yaşandı. The Brutalist, yalnızca bir mimarın hayat hikâyesini anlatmakla kalmayıp, onun hayallerini, mücadelelerini ve tasarladığı yapılar kadar sert ve kalıcı olma arzusunu da beyaz perdeye taşıdı.
Film, 10 dalda aday gösterildiği geceden En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Özgün Müzik ve En İyi Sinematografi ödülleriyle ayrıldı.
Başrolde Adrien Brody, Macar göçmeni mimar László Tóth karakterine hayat vererek En İyi Erkek Oyuncu ödülüne uzandı. Brody’nin, göçmenlik ve aidiyet kavramlarına kişisel bir bağ hissetmesi, karakteri derinlemesine işlemesine olanak tanıdı. “Miras” kavramına duyduğu hassasiyet, hem Tóth’un beton bloklarla kalıcılığı arayışında hem de Brody’nin sanat yoluyla ölümsüzleşme arzusunda kendini gösteriyor” diyor Archinect’in film hakkındaki değerlendirmesi.
Film ayrıca En İyi Sinematografi ödülünü kazanarak, mimarlığın görsellikle kurduğu güçlü ilişkiyi bir kez daha kanıtladı. Tóth’un tasarımları kadar keskin, duyguları kadar gri ve baskıcı sahne kompozisyonlarıyla betonun yalnızca bir yapı malzemesi değil, aynı zamanda bir anlatım dili olduğunu hissettiren görüntü yönetmenliği, izleyicileri filmin dünyasına hapsetmeyi başardı.
Film müziği dalında da ödüle uzanan The Brutalist, brutalizmin sert köşelerine karşın insani duyguları besleyen, derinlikli bir müzikal altyapıya sahipti. Bu denge, hem mimarlık hem de sinema açısından filmin başarısının ardındaki en büyük etkenlerden biri oldu.
Ancak gecenin büyük ödülü En İyi Film, Anora'ya gitti. Yine de The Brutalist, mimarlık ile sinemanın, beton ile insanın, felsefe ile estetiğin buluştuğu unutulmaz bir yapım olarak hafızalara kazındı. Filmin kazandığı üç Oscar, mimarlığın yalnızca inşa etmek değil, aynı zamanda anlatmak, yaşamak ve hissettirmek olduğunu bir kez daha hatırlattı.