Münevver Belen Gözeler

Türkiye'nin ilk kadın mimarlarından biri olan Gözeler, mimarlık dünyamızın öncü isimlerinden biridir.

1912 yılında İstanbul'da dünyaya gelen Münevver Hanım, döneminin ötesinde bir kadındı desem yeridir. Düşünsenize, henüz Cumhuriyet bile ilan edilmemişken, o mimarlık okumaya karar vermiş! 1934 yılında Güzel Sanatlar Akademisi'nden (şimdiki Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) mezun olduğunda, Türkiye'nin ilk kadın mimarlarından biri olarak tarihe geçti.

Gözeler'in hayatı ve kariyeri, aslında Türkiye Cumhuriyeti'nin modernleşme sürecinin bir yansıması gibiydi. O, Atatürk'ün "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" sözünü adeta kendine rehber edinmişti sanki. Eğitime ve bilime olan inancı, onu sürekli kendini geliştirmeye itti.

Münevver Hanım'ın en önemli eserlerinden biri, 1958 yılında tamamlanan Maçka'daki İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi binasıdır. Bu yapı, onun modernist yaklaşımını çok güzel yansıtır. Sade, işlevsel ve aynı zamanda estetik bir bina tasarlamayı başarmıştı.

Gözeler'in mimarlık anlayışı, işlevselliği ön planda tutarken estetiği de ihmal etmeyen bir çizgideydi. O, mimarlığı sadece bina yapmak olarak görmezdi. Bir röportajında şöyle demişti:

"Mimarlık, insanların yaşam kalitesini artırmak için vardır. Bir bina sadece güzel görünmemeli, aynı zamanda içinde yaşayanların ihtiyaçlarına da cevap vermelidir."

Bu sözler, onun mimarlığa bakış açısını çok güzel özetliyor bence.

Münevver Hanım, sadece bir mimar değil, aynı zamanda bir eğitimciydi de. Uzun yıllar İstanbul Teknik Üniversitesi'nde ders verdi ve birçok öğrenci yetiştirdi. Öğrencileri onu sadece bilgisi için değil, aynı zamanda cesareti ve azmi için de çok severdi.

Gözeler'in hayatı, Türkiye'de kadınların mesleki alandaki mücadelesinin de bir örneğidir aslında. O, erkek egemen bir meslek alanında kendini kabul ettirmeyi başarmış, birçok genç kadına ilham olmuştu.

Ne yazık ki Münevver Belen Gözeler hakkında yazılı kaynak bulmak oldukça zor. Bu durum, Türkiye'de kadın mimarların tarihinin yeterince belgelenmediğini gösteriyor sanki. Ama onun mirası, tasarladığı binalarda ve yetiştirdiği öğrencilerde yaşamaya devam ediyor.

Münevver Hanım'ın hayatı ve kariyeri, bana her zaman cesaretin ve azmin önemini hatırlatır. O, toplumsal kalıpları yıkarak kendi yolunu çizmiş bir kadındı. Belki de onun hikayesi, günümüz gençlerine, özellikle de genç kadınlara, hayallerinin peşinden gitmeleri için ilham olabilir.

Gözeler'in hikayesi, Türk mimarlık tarihinin önemli bir parçası. Onun gibi öncü kadınların çabalarıyla, bugün mimarlık alanında birçok başarılı kadın mimar görebiliyoruz.