Art deco, 1920'lerin sonlarından 1940'ların başlarına kadar etkili olan, modernizm ve geleneksel sanat formları arasında bir köprü görevi gören önemli bir mimari ve dekoratif sanat akımıdır. bu akım, geometrik formların zarafeti, parlak renkler ve lüks malzemelerin kullanımıyla karakterize edilir.
sanat tarihçisi bevis hillier, "art deco of the 20s and 30s" adlı eserinde şöyle der: "art deco, zamanının ruhunu yakalamış, hızı, teknolojiyi ve modernliği kutlayan bir stil olarak ortaya çıkmıştır."
art deco mimarisi, endüstriyel çağın estetiğini yansıtır ve genellikle simetrik, açılı formlar, basamaklı silüetler ve geometrik motiflerle tanınır. bu stil, özellikle gökdelenler ve büyük kamu binalarında kendini göstermiştir. new york'taki chrysler binası, art deco mimarisinin en ikonik örneklerinden biridir. mimar william van alen'in tasarladığı bu yapı, paslanmaz çelik tepe noktası ve geometrik süslemeleriyle dönemin ruhunu mükemmel bir şekilde yansıtır.
art deco'nun özünde, el işçiliği ve makineleşme arasında bir denge vardır. mimar ve teorisyen le corbusier, "bir ev, içinde yaşamak için bir makinedir" diyerek, art deco'nun fonksiyonellik ve estetik arasındaki bağlantısını vurgulamıştır. bu akım, endüstriyel malzemeleri ve üretim tekniklerini kullanırken, aynı zamanda lüks ve zarafeti de ön planda tutmuştur.
art deco mimarisi, sadece dış cephelerde değil, iç mekanlarda da kendini gösterir. dönemin ünlü iç mimarlarından émile-jacques ruhlmann, "mobilya, mimarinin minyatür halidir" diyerek, art deco'nun bütüncül yaklaşımını vurgulamıştır. i̇ç mekanlarda egzotik ahşaplar, mermer, cam ve krom gibi malzemeler sıkça kullanılmış, geometrik desenler ve stilize edilmiş bitkisel motifler duvar kağıtlarından tekstillere kadar her yerde kendini göstermiştir.
art deco'nun gelişiminde, arkeolojik keşiflerin de önemli bir rolü olmuştur. özellikle tutankhamun'un mezarının keşfi, mısır sanatına olan ilgiyi artırmış ve bu, art deco'nun egzotik unsurlarına ilham kaynağı olmuştur. sanat tarihçisi alastair duncan, "art deco" adlı kitabında şöyle yazar: "art deco, geçmişin sanatsal mirasını modern bir dille yeniden yorumlamıştır."
art deco mimarisi, şehir siluetlerini değiştirmiş ve modern kentlerin görünümünü şekillendirmiştir. miami beach'teki art deco bölgesi, bu akımın bütün bir şehir dokusunu nasıl etkileyebileceğinin canlı bir örneğidir. mimar morris lapidus, miami'deki çalışmalarıyla ilgili şöyle demiştir: "ben insanları mutlu eden binalar yaratmak istedim. art deco, bunu başarmak için mükemmel bir araçtı."
art deco, sadece bir mimari stil değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı ve dünya görüşünü temsil ediyordu. i̇ki dünya savaşı arasındaki dönemde, optimizm ve ilerleme fikirlerini yansıtıyordu. ancak, 1930'ların sonlarına doğru, dünya ekonomik kriz ve savaş tehdidiyle karşı karşıya kaldıkça, art deco'nun popülaritesi de azalmaya başladı. yine de, bu akımın mirası günümüzde hala güçlü bir şekilde hissedilmektedir.
art deco mimarisi, modernizmin öncüsü olarak kabul edilir ve 20. yüzyılın mimari gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. bu akım, geleneksel ve modern arasında bir köprü kurarak, estetik ve işlevselliği birleştirmiştir. günümüzde, art deco binaları sadece (bkz:mimari miras) olarak değil, aynı zamanda bir dönemin ruhunun ve özlemlerinin somut ifadeleri olarak da değerlendirilmektedir. art deco'nun zarafeti, lüksü ve yenilikçi ruhu, mimarlık ve tasarım dünyasında hala ilham kaynağı olmaya devam etmektedir.