Gotik mimari, orta çağ avrupa'sında 12. yüzyılın ortalarında ortaya çıkan ve 16. yüzyıla kadar etkisini sürdüren önemli bir mimari üsluptur. bu stil, romanesk mimarinin evrimleşmiş hali olarak fransa'da doğmuş ve zamanla tüm avrupa'ya yayılmıştır. gotik mimarinin kökenleri, (bkz:saint-denis bazilikası)'nın yeniden inşası sırasında (bkz:abbot suger)'in öncülük ettiği yenilikçi tasarım anlayışına dayanır. bu yeni mimari yaklaşım, yapıların daha yüksek, daha aydınlık ve daha görkemli olmasını amaçlıyordu.
gotik mimarinin en temel özelliklerinden biri, sivri kemerlerdir. bu kemerler, yapıların daha yüksek ve daha narin görünmesini sağlarken, aynı zamanda ağırlığın daha etkili bir şekilde dağıtılmasına olanak tanır. sivri kemerlerle birlikte kullanılan çapraz tonozlar ve uçan payandalar, gotik katedrallerin karakteristik yüksekliğini mümkün kılan yapısal elemanlardır. bu konuda john ruskin, "the stones of venice" adlı eserinde şöyle der: "the gothic arch was not merely a bold variation on the round, but a system of construction based on entirely new principles." ("gotik kemer, yuvarlak kemerin cesur bir varyasyonu değil, tamamen yeni prensiplere dayanan bir inşa sistemiydi.")
gotik mimarinin bir diğer önemli özelliği, büyük vitray pencerelerdir. bu pencereler, iç mekânı bol ışıkla doldururken, aynı zamanda dinî hikayeleri ve öğretileri resimsel olarak anlatmanın bir yolu olarak kullanılmıştır. işığın sembolik önemi, gotik mimaride çok belirgindir. abbot suger, ışığı tanrısal bir metafor olarak görmüş ve saint-denis bazilikası'nın tasarımında bu fikri ön plana çıkarmıştır. otto von simson, "the gothic cathedral" adlı kitabında bu konuya şöyle değinir: "light, which the medieval metaphysician considered the noblest phenomenon of the natural world and the least material manifestation of reality, became the formative principle of gothic architecture." ("ortaçağ metafizikçilerinin doğal dünyanın en soylu fenomeni ve gerçekliğin en az maddesel tezahürü olarak gördükleri ışık, gotik mimarinin şekillendirici ilkesi haline geldi.")
gotik mimaride süsleme de önemli bir rol oynar. dış cephelerde görülen heykeller, gargoyller ve karmaşık taş oymacılığı, yapıların görsel zenginliğini artırır. i̇ç mekânlarda ise, yüksek sütunlar ve bu sütunları süsleyen başlıklar, gotik estetiğin önemli unsurlarıdır. erwin panofsky, "gothic architecture and scholasticism" adlı eserinde, gotik mimarinin süsleme anlayışı ile dönemin skolastik düşünce yapısı arasında bir paralellik kurar: "the gothic style, in its most characteristic form, was born in the île-de-france, within a radius of about fifty miles around paris, between about 1140 and 1150." ("gotik stil, en karakteristik formunda, 1140 ile 1150 yılları arasında, paris'in yaklaşık elli mil çapındaki bir alanda, île-de-france'da doğmuştur.")
gotik mimarinin bir diğer önemli özelliği, dikey vurgudur. yüksek kuleler, sivri kemerler ve uzun pencereler, izleyicinin bakışını yukarı, gökyüzüne doğru yönlendirir. bu dikey vurgu, sadece estetik bir tercih değil, aynı zamanda ruhani bir yükselişi de sembolize eder. paul frankl, "gothic architecture" adlı kitabında bu konuya şöyle değinir: "the gothic style is characterized by the desire to create soaring spaces that reach up towards heaven." ("gotik stil, gökyüzüne doğru yükselen mekânlar yaratma arzusuyla karakterize edilir.")
gotik mimarinin gelişimi ve yayılması, orta çağ avrupa'sının sosyal, ekonomik ve kültürel dinamikleriyle yakından ilişkilidir. kentlerin büyümesi, ticaretin gelişmesi ve dini kurumların güçlenmesi, gotik katedrallerin inşasını mümkün kılan faktörlerdir. bu yapılar, sadece dini işlevleriyle değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel merkezler olarak da önem taşımaktaydı. georges duby, "the age of the cathedrals: art and society, 980-1420" adlı eserinde şöyle der: "the cathedral was the embodiment of a whole civilization." ("katedral, bütün bir medeniyetin vücut bulmuş haliydi.")
gotik mimari, orta çağ avrupa'sının ruhani özlemlerini, teknolojik ilerlemelerini ve estetik anlayışını yansıtan benzersiz bir sanat formudur. sivri kemerleri, çapraz tonozları, uçan payandaları, büyük vitray pencereleri ve zengin süslemeleriyle gotik yapılar, yüzyıllar boyunca insanları etkilemeye devam etmiştir. bu mimari stil, sadece bir yapı tarzı değil, aynı zamanda bir düşünce ve inanç sisteminin fiziksel tezahürü olarak da görülebilir.